30 Ocak 2009

Tekerrürdür Tükürür

10 Mart 2001: Hagi, Galatasaray-Gençlerbirliği maçında Erol Ersoy'a tükürüp, tekme atıp, küfür etmişti. 7,5 ay ceza beklenirken Ulusoy döneminde gelen 5 maçlık ceza ile Hagi, 31. haftadaki Fenerbahçe maçında oynayabilecek hale getirilmişti. Karar sonrasında Ali Dürüst "Bu durumda Hagi'yi Avrupa Şampiyonlar Ligi maçlarına nasıl hazırlayacağız? Tahkim Kurulu'nda biz de hakkımızı arayacağız." diyerek memnuniyetsiz tavırlarla hala Galatasaray'a avantaj sağlama, medet umma yoluna gitmişti.


17 Ocak 2009: Milan Gurovic, Galatasary Cafe Crown-Türk Telekom maçında üçlük denemesi sırasında eline gelen darbe nedeniyle faul bekledi. Maçın baş hakemi faulü çalmayınca önce sözlü, sonra teknik faulü alınca tükürüklü itirazda bulundu. 4 maç ceza aldı.

29 Ocak 2009

Fenerbahçe 48-66 CSKA Moskova | 0 sayı Green

Kağıt üzerinde kuralar çekilir çekilmez CSKA maçlarına sıfırı koymuştum 2 maç için de. Çok şaşırtan bir şey olmamalıydı İstanbul'da CSKA'ya yenilmek. İlk iki periyotta mükemmele yakın oynadı her biri. Bu takıma karşı koymak imkansızdı. İlk periyot 20-12 ve ikinci periyotta da 21-13 ile 8+8 16 sayı farkla devreye gidildi.

İkinci yarının başlamasıyla Ömer Onan'ın büyük gazı ve müthiş savunmasıyla takımın da savunması ve azmi yükseldi. Bunun tek olumlu yansıması savunmamıza oldu. CSKA başka bir takıma karşı 1 periyotta 8 sayıda kalmış mıdır bakmak lazım. Müthişti bloklar, top çalmalar. Ama skor üretemedik bir türlü. Savunma seviyemizi yükselttiğimiz kadar hücumumuzu yükseltemedik bir türlü.
3. periyottaki yoğun çaba sonucu yorulan takım son periyotta da tutunamadı. Siskauskas takır takır atmaya devam etti tüm soğukkanlılığıyla. 48-66 Cska kazandı.

Attan inip eşeğe bindiğimizi, Green bu maçla bir kez daha ispatladı. Solomon'un sazı eline alıp maçları bambaşka havalara sokmasına alışmış olan bizler, Green'in maç boyunca tek sayı bile üretememisyle şoke olmalıyız. Kerem Tunçeri seçeneğini değerlendiremeyen ve Efes'e kaptıran yönetimimize de teşekkürlerimi sunuyorum.

Siena'nın Cibona'ya yenilmesini Cibona'yı iki maçta da yenerek avantaja dönüştürebiliriz. Mirsad döner, Giricek form tutarsa gruptan çıkma şansı yükselir.

28 Ocak 2009

Fenerbahçe 1-0 Bursaspor


Şükür ki Semih'i ilk 11'de görebilme şerefine nail olduk uzun bir aradan sonra. Bunu Güiza'yı keserek, ileri hatta yapması da güzel oldu. Semih yine klasını konuşturdu, forvette olmasına rağmen dünyada nadir görülür bir şekilde oyunkurucu gibiydi aynı zamanda. Hücuma çıkarken aldığı topları doğru noktalara atıp gol atabileceği bölgelere koşu yaptı maç boyunca. Attığı paslar da hep Alex seviyesinde paslardı. Alex yoktu ama Semih yetti aslında. Komple bir futbolcu. Fenerbahçe'nin yetiştirdiği en kalite adam belki de son 25 yılda. Onun bu takımda yetişmiş olması ve onu sahada mükemmel işler yaparken izlemek büyük gurur verici bir olay.

Maç başlamadan önce Volkan Şen'e dikkat etmeleri konusunda birkaç arkadaşıma mesajlar geçtim. Haksız da çıkmadım. Daha önce dikkat edilmesi gereken bir isim olduğunu belirtmiştim, bugün de iyi işler yaptı. Bursaspor'un en etkili atağında direkten dönen şutun sahibi olmasının yanında attığı akıl dolu ve teknik çalımları güzeldi. Özellikle ilk yarıdaki iki çalımı şıktı. Bu adamı izlemeye devam edin.

Takım gün geçtikçe oturuyor görünümünde. Takımın oturmasıyla futbolcuların bireysel performanslarının artışları birbirine paralel gidiyor tabii ki. Selçuk iyi oynamaya devam ediyor, Emre artık daha savaşçı, Carlos artık hatasız ve faydalı. Böyle olunca takımın pas yüzdesi artıyor, oynamaktan zevk almaya başlıyorlar. Maç bitiminde staddan çıkarken televizyonda istatistikleri izledim. %87 pas yüzdesiyle oynamışız. Bu yüzde Bursaspor'un press yaparak oynadığı göz önünde bulundurulduğunda çok iyi bir yüzde. Hücum hattı dışında sorunsuz bir Fenerbahçe var şu an için.

Maçın en kötüsü Vederson'du. Benim Vederson'da geldiğinden beri anlamadığım bir şey var. Bu adamın uzaktan attığı gol var mıydı diye kendime sordum ama zorlamama rağmen hatırlayamadım. Her oynadığı maç her fırsatını bulduğunda mesafe tanımaksızın vurup çoğunu fezaya gönderen Vederson'a kimse "dur!" demez mi?! Artık bir şekilde bunun önüne geçilsin, Vederson gereksiz şut çekmesin.

Gökhan Emreciksın ilk kez sahaya çıktı. Kenardan oyuna girmesi için çağırıldığında tribünlerde bir heyecan dalgası oluştu. Yeni transfer görmeyeli uzun zaman oldu galiba:). Gökhan oyuna girdi ve her hareketine bir alkış tufanı kopmaya başladı. Güzel bir ortası vardı, isteklice koştu, G.Gönül'le yardımlaştı. en azından Ali Bilgin'den iyidir her şekilde. Sağ kanadın sayısız adayından 3. sıraya yazarım Gökhan'ı şu an için (Deivid'i ortada düşünürsek 2. sıraya). İyi orta, şut ve top sürme yetenekleri var. İleride çok faydaları olacaktır.

Fortis Türkiye Kupası Çeyrek Final 1. Maç
Fenerbahçe 1-0 Bursaspor
Gol: Deivid Asist: Vederson


Maçtan bir video:

Kanaryam biz,
Hayata seninle geldik,
Her zaman hep seninleydik,
Seni canımızdan bile
Çok sevdik çok

27 Ocak 2009

IRKÇI Galatasaray taraftarı !!! Utanç Verici

Fortis Türkiye kupası Galatasaray 1-1 Sivasspor. Benim için maçın bir anlamı yok bu skordan öte. Bir şey de yazılmaz zaten, yazılmamalı. Balili Sivasspor'u öne geçiren golü attıktan sonra Galatasaray taraftarının topluca "Kahrolsun İsrail, o.ç. Balili" diye bağırması tiksinçti. Bu çirkin ırkçılığı defalarca tekrar tekrar bağırarak yapmaları insan olanı çileden çıkartır!!!

Bu insan müsfetteleri ne zaman insani sıfatlarını kazanırlar bilinmez ama akıllanmaları için büyük ceza gelmeli. Kamera kayıtları varsa kişilere, yoksa kulübe.

Bugün yaşananlar eminim basında yer almayacaktır hiç. Belki Hıncal bahsederse bahseder. O da bahsetmezse kimsenin bu konuyu konuşacağını sanmıyorum. İnşallah yanılırım ve bu ayıbın maçın üzerine geçtiğini görürüm.

"Let's kick racism out of football !!!" (Irkçılığı futboldan uzaklaştıralım)



O bağıranları utandırması gerektiren, Balili'nin açıklamaları:

Sivasspor'un Denizlispor ile Türkiye Kupası'nda oynadığı maçta 60'ıncı dakikada Musa Aydın'ın yerine oyuna giren Balili'ye bir grup taraftar 'Kahrolsun İsrail, yaşasın Balili' şeklinde tezahürat yapmıştı. Bu tezahürata hem şaşırdığını hem de sevindiğini belirten Pini Felix Balili, "Taraftarlarımıza bana kucak açtıkları ve sevdikleri için teşekkür ediyorum. Stadımızda Filistin bayrakları da açılmıştı. Ben İsrailli olmama rağmen bu savaşa karşıyım ve bir an önce sona ermesini istiyorum. Filistin'de kimsenin ölmesini istemiyorum. Sadece Filisten'de değil tüm dünyada savaş olmaması benim en büyük isteğim. Bir an önce barış olmasını diliyorum" dedi.

Son zamanlarda İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırları nedeni ile Türkiye'de İsrail aleyhine gösteriler yapıldığını ve bunun kendisini korkutup korkutmadığı sorulan Balili, "Burada sevildiğimi biliyorum. Ama yine de bazen tedirginlik yaşıyorum. Bu olaylar yaşandıktan sonra bana telefonlar geldi ve dikkatli olmamı istediler. Ben sadece bir futbolcuyum. Her insanın fikri başkadır. Ben savaş olmasını istemiyorum. Burada olmaktan dolayı da çok mutluyum" dedi.

Türkiye'yi çok sevdiği için Türk vatandaşlığı başvurusu yaptığı ve sonucunu beklediğini belirten Balili, "En son Sivas Valisi Veysel Dalmaz ile 2 ay önce görüştüm. Bana işlemlerin hızlandırılması için çalışma yapacağını söylemişti. Kısa bir süre içerisinde başvurumun sonuçlanmasını bekliyorum. Türkiye'yi çok seviyorum ve vatandaş olmak istiyorum." diye konuştu.

Fergie'yi utandıran GIF


Sir Alex Ferguson Manchester'da katıldığı bir okul gezisinde yaramaz bir çocuğun kendisine cep telefonu uzatarak izlettiği Rafa Benitez animasyonundan sonra utancını gizleyememiş.

Yaramaz çocuğun izlettiği animasyonda uygunsuz bir pozisyonda olduğu bilinen Rafael Benitez'in ne kadar uygunsuz bir pozda ve kimle olduğu bilinmez, ama tahmin edilen Manchester'ın Bulgar golcüsü Dimitar Berbatov ile olduğu. Aşağıdaki gif'e bir bakın :)

GIF: Berbatov vs Rafa

Ne demiş? #7



"Ben diyorum Ankara, sen diyorsun ... saçım kara!!!"


Gösteri programı Tribün Ateşi'nde Adnan Aybaba'nın ısrarla darlamasından sonra Engin Verel'in isyanı...

26 Ocak 2009

Don't panic, after ...

Milan'ın 4-1 'lik Bologna zaferinden Pirlo, Seedorf ve Beckham

Bünyamin Gezer #1

Maç: Fenerbahçe 0-0 Trabzonspor

Hakemler: Bünyamin Gezer , Serkan Ok , Cem Satman


Kritik kararlar:

23. Dakika: Roberto Carlos sol kanattan, uzun deparı sonrası ceza sahasına girdi. Top auta doğru giderken, Song topla alakasız bir şekilde ve sadece Carlos'a bakarak sol omuz ve sağ eliyle birlikte Carlos'u ceza sahasında düşürdü. Bünyamin Gezer pozisyonu rahat görmesine rağmen penaltıyı çalmadı.

25 Ocak 2009

Fenerbahçe 0-0 Trabzonspor


Fenerbahçe'nin 3 takımı altına alma fırsatı vardı galip gelmsi halinde. Trabzonspor, Galatasaray ve Ankaraspor'u geçip Sivasspor'un arkasına yerleşecekti ama olmadı. Bu hafta, Sivasspor'un 2 puan farkıyla sezonun ilk yarısını bitirmesini sağladı. Sivasspor şu anda tartışmasız en büyük şampiyon adayı.

Maç 0-0 olmasına rağmen bu maç unutulmaya mahkum 0-02lık maçlardan değildi. Çok pozisyon vardı maçta. Uzun zamandır bir maçta yıldızlaştığını, takımı kurtardığını görmediğim Volkan Demirel sağolsun 1 puanı Fenerbahçe alabildi, en azından Galatasaray'la puan farkını sıfırladık.


Trabzonspor maçlarında her zaman üstün performans sergileyen Alex bugün beni hayal kırıklığına uğrattı. İkinci yarının başında attığı şut hariç son bölgede bir türlü ondan beklenen etkinliği gösteremedi.

Aragones'in iki hatası olduğunu düşünüyorum. Birisi Alex'in yerine Josico'nun girmesi, diğeri Semih'in çok geç oyuna alınması. Alex yerine Semih'i alsa ik hatadan da kurtulmuş olacaktı. Doğru hamle Alex-Semih değişikliğiydi. Ayrıca kadroda Semih oynayabilecekse defansif oyundan fedakarlık yapmak pahasına da olsa Semih bir şekilde bu takımda direkt başlamalı.


İlla tek forvet oynayacaksak artık Güiza'yı yedeğe almanın zamanı gelmiştir. Bir sonraki maçta Semih önde başlasın, bir de böyle görelim takımı. Neler denenmedi bu takımda. Önlibero sayısı değişti, Alex geriye çekildi, Semih arkada oynatıldı, Emre sol kanada çekildi... Bir de Güiza'sız takımı görelim artık. Semih neler yapacak bakalım.

Maçın en iyileri Carlos, Volkan ve Egemen'di.Maç 0-0 bitince maçın yıldızlarının böyle olması da çok doğal.

Bu sene uzun bir aradan sonra şampiyonluk yarışındaki Trabzonspor'un maçın 90. dakkasında zaman geçirmek için 2 değişiklik yapması ve taraftarın galip gelmişçesne sevinmesi, takımı çağırması aslında Trabzonspor'un bana şampiyon olamayacaklarının sinyallerini verdi. Büyük düşünmeyen takımlar büyük başarılara imza atamazlar. Sen burada rakibinden daha iyi oynadığın bir maçta son dakikalarda 3 puan almayı düşünmek yerine korkakça beraberliği korumaya çalışıyorsan şampiyon olman zor.

"Palmeiras'la birlikte büyüyorum" Keirrison

Avrupa'dan birçok kulübün olduğu gibi Fenerbahçe'nin de ilgilendiği, Alex gibi Coritiba çıkışlı Palmeiras'lı Keirrison lige iyi başladı. İlk maçında Palmeiras'ın Mogi-Mirim'i 3-0 yendiği maçta 2 gol attı ve tribünlerdeki 16 bin taraftarı coşturdu.

Maç sonunda açıklamalar yapan Keirrison "Oynayıp oynamayacağımı tam olarak bilmiyorum. Benim gelişimle birlikte beklentiler arttı ve benim burda kazanmaya inancım tam. Ama ben soğukkanlıyım ve bu duygunun beni sıkmasına izin vermeyeceğim. İşime tam konsantreyim" diye konuştu.


9 numaralı formanın beklentileri çok yükselttiği bir havada maçlara çıkacak olan Keirrison "Palmeiras'taki ilk günlerim benim için çok özel. Bu, uzun süremesini istediğim çok güzel ve farklı bir duygu. Ayrıca diğer takım arkadaşlarımın ve yöneticilerin ilgisi beni çok mutlu ediyor" diyor.

İlerleyen senelerde Fenerbahçe'ye gelir mi bilinmez ama transferin gözdelerinden olacak, bu kesin.

Beyler açık konuşuyorum; Ahmet Çakar Telegol'de


5 yıllık bir aradan sonra efsane TELEGOL'e dönüyor. Ahmet Çakar yeniden Ziya Şengül, Sinan Engin, Ayı Gökmen ve Gargamel Serhat ile bir araya geliyor. Fenomeni KanalTürk'te izlemeye devam edeceğiz kısa bir ekonomik kriz molasından sonra.

Ahmet Çakar nerede biz oradayız...

Çılgın transfer tekliflerine sekte vuruldu


Avrupa Kulüpler Birliği iki gün önce buluşup çılgın transfer fiyatları ve maaşları hakkında görüştüler. Futbolun istikrarına karşı tedit unsuru olan astronomik rakamlara karşı önlem olarak çözüm aradılar.


Birliğin sunduğu çözüm; kulüplerin sadece kazandıklarının %51'ini harcayabilmesi. Kulüpler gişe gelirleri, televizyon gelirleri, ürün satışı gelirleri, sponsor gelirleri, oyuncu satışı gibi gelirlerinin %51'ini transferde kullanabilecek. Yani bir kulübün patronunun ne kadar petrol zengini olduğunun transferler için bir değeri olmayacak.

Bu ne kadar uygulanabilir bir şey olacak tam olarak emin değilim. Şimdi örneğin Abramovic Ronaldinho'yu alabilmek için staddaki bir VIP koltuğu senelik 100 milyon avroya kiralayıp gelir artışı gösteremeyecek mi? Uygulanabirliği zor gibi gözüküyor. Bir şekilde bu limiti aşıp yine çılgın teklifler olur gibi geliyor bana.

Bu gerçekten uygulanabilirse eğer, geçmişi ve adı sanı olmayan kulüpler sırf zengin başkanlar tarafından sahiplenildi diye yapma "yıldızlar topluluğu" olmayacak. Büyük kulüpler her futbolcunun hayaliyken, kafaları büyük transfer paralarıyla çelinmeyecek. Örneğin; Kaka normal şartlarda Manchester City'e Milan'dan gitmeyi düşünme aşamasına bile gelir miydi uçuk paralar konuşulmasaydı? Kimse attan inip eşeğe binmeye çalışmaz uçuk paralar önerilmedikçe.


Futbolun havasını bozan petrol milyarderlerine karşı bir önlem alınmalıydı ama bu şekilde önlem alınmış olacak mı pek emin değilim. Bir yolunu bulup yine markette ürün beğenir gibi bir futbolcuyu beğenip alabilmek için bir yol bulacaklardır.

24 Ocak 2009

Torres reklam filmi çekerse



Rüştü'nün "Gol yemem, Sörf tabi ki yerim" reklamından sonra gördüğüm, bir futbolcunun içinde bulunduğu en berbat reklam filmi. Fernando Torres arkadaşı Gessbra için berbat bir işin içine girmiş. Reklam filminin başındaki omuz atarak yürüyüşü olsun, bu yürüyüşün sonunda poz verirlerken yandan bir elin manken kafasını kadraja sokuşu olsun, manken kızlara kameranın gereksiz yaklaşmaları olsun, kötü olmuş. Ayrıca o yaşlı teyze ve amca hangi amaca hizmet oradalar onu da anlamadım. Torres mümkünse bir daha bu tip işlere karışıp karizmayı çizmesin...

Lincoln Sivas'a neden gitmedi?

Kar, buz, soğuk ve bir Lincoln klasiği

Çakallar Raunt 1 | Sivasspor 2-0 Galatasaray


Buzlu, yer yer de göllü bir sahada oynanan maçta Galatasaray neredeyse pozisyona giremeden maçı kaybetti. İlk yarıda iki teknik adam da birer büyük yanlış yaptılar. Galatasaray'ın hücumunun sol kanadı göl olmasına rağmen Skibbe ısrarla en etkili olabilecek sahadaki tek yaratıcı oyuncusu Arda Turan'ı ters kanada almadı. Bülent Uygun'un büyük hatası da, uzun oynamasına rağmen ileride Mehmet Yıldız - Herve Tum ikilisine görev vermesi oldu. İkisi de birbirine benzer tipte. Aynı anda ikisini oynatacağına Tum yerine hızlı Balili'yi koysaydı ilk yarıda da skora giderdi. Galatasaray defansından seken topları Balili çok iyi kovalayıp tehlikeler yaratabilirdi.

İkinci yarıda Bülent Uygun bunu görmüş olacak ki Balili'yi aldı oyuna. Çok etkili oldu. Emre Aşık'ın yanından elini kolunu sallaya sallaya geçti hep. Bir de asist yaptı. Sezer de Tum'un yerine gelince Sivasspor daha dengeli bir hale gelmiş oldu.

Maçın tartışmasız adamı Bilica'ydı. Fiziki özellikleri, konsantrasyonu ve doğru müdahaleleriyle müthiş bir defans oyuncusu. Tüm defansif üstünlüklerinin yanında zaman zaman ileriye çıkıp olumlu işler yapması, pas dağıtması da cabası. Anadolu'dan alınabilecek en iyi yabancılardan biri.

Maçın ahlak dışı hareketleri de oldu. Sıralayacak olursak:
  • Ayhan Akman'ın kendini yere atması
  • Ümit Karan'ın kendini yere atması
  • Bilica'nın faul düdüğünden sonra Ümit Karan'ı tahrik etmesi
  • Ümit Karan'ın hakeme tepki için sulu kar yığınına tekme savurması
  • Emre Aşık'ın kendine yapılan faulden sonra Balili'ye küfür etmesi
  • Yaser'in Sezer'in bileğine tekme atması (maalesef sarı kart görmesi)
  • Emre Aşık'ın rövanş faul yapmak için Balili'nin aşil tendonuna basması
Keşke olmasaydı...


Başlığı "Çakallar" olarak attım çünkü; Sivasspor bu maç öncesinde Galatasaray'a bir öneride bulundu. Dediler ki ilk maçı İstanbul'da oynayalım, son maç Sivas'ta olsun, zemin kötü. Zemin gerçekten de kötüydü ama Galatasaray olası bir şampiyonluk maçını deplasmanda oynamak istemedi doğal olarak. Sivasspor da olası bir şampiyonluk maçını kendi evine alamadı.
Ardındna kupada yine iki takım eşleşince bu kez çakallığı Galatsaray yaptı. İki maçı da İzmir'de oynayalım, para kazanalım dediler. Çakalların karşılaşmasının 1. raundundan Sivasspor kazançlı çıktı. Bakalım diğer raundlarda neler olacak...

Fenerbahçe-Eskişehirspor maçında çektiğim fotoğraflar

Canon 400D
Canon 50mm f/1,8
Tokina 11-16mm f/2,8

Üzerlerine tıklayınız. İyi seyirler...


UĞUR BORAL

SELÇUK ŞAHİN vs IVESA -1

SELÇUK ŞAHİN vs IVESA -2

SELÇUK ŞAHİN vs IVESA -3

DEIVID de SOUZA

ALEX de SOUZA GOL -1

ALEX de SOUZA GOL -2

ALEX de SOUZA GOL -3

ALEX de SOUZA GOL -4

ALEX de SOUZA GOL -5

ALEX de SOUZA GOL -6

GOL SEVİNCİ -1

GOL SEVİNCİ -2

GOL SEVİNCİ -3

GOL SEVİNCİ -4

GOL SEVİNCİ -5

ROBERTO CARLOS

CARLOS ve ALEX

ALEX de SOUZA KORNER -1

ALEX de SOUZA KORNER -2

ALEX de SOUZA KORNER -3

ALEX de SOUZA KORNER -4

ALEX de SOUZA KORNER -5

ALEX de SOUZA KORNER -6

ŞÜKRÜ SARACOĞLU STADYUMU

23 Ocak 2009

Liverpool 2009-2010 deplasman forması


Liverpool önümüzdeki sezonun depasman formasını açıkladı. 1992 yılından beri olduğu gibi yine Carlsberg yazacak önde. Adidas'ın altın rengindeki 3 çizgisi olacak şortun yanlarında ve omuzların üstünde. Tarihinde değişmeyen klasik sade kırmızı formasının yanında genelde sarı ve beyaz formaları dönüşümlü olarak kullanan Liverpool, siyah formayı geçmişinde çok giymedi. 2002-2004 ve 2007-2008 tarihlerinde de iki farklı syah forması vardı Liverpool'un.

Nostalji Rüzgarı | "Atamayacak!!!"


Pazar günü oynanacak Fenerbahçe-Trabzonspor maçı öncesi 1999-2000 sezonunda oynanan maçı bir hatırlayalım. Henüz maçın başında Abdullah Ercan'ın ortasına Oulare kulağıyla tuhaf bir gol atmıştı; 1-0. 61. Dakikada Osman'la Trabzonspor skoru eşitlemişti; 1-1. 82. dakikada Moldovan, kendi ekseninde kaleye sırtı dönükken yaptığı dönüşle köşeye müthiş bırakmıştı; 2-1. 90. dakikada Trabzonspor lehine penaltı oldu. Hami Mandıralı topun başına geçti ve...




21 Ocak 2009

Fenerbahçe Acıbadem Avrupa'da Yarı Finalde



Avrupa Voleybol Ligi'nde deplasmanda 3-1 yenildiğimiz Spartak OMS takımını Kadıköy'de 3-0 ezici bir üstünlükle ve rekor bir kısa sürede yenerek eledik. Tebrikler kızlara. Bu başarı tarihimizde bir ilk.

Setler: 25-23 / 25-13 / 25-6 Skor: 3-0

Sakin ol Kızıl !

2 çok genç, 1 genç, 1 de Gökhan transferinin yanına Bekir İrtegün transferini de kovalıyordu Fenerbahçe yönetimi. Bu sezonun sonunda sözleşmesi bitecek olduğu için doğal olarak fiyatı değerinin altında olmalıydı. Dünyada Bosman çıktıktan sonra bu hep böyle olmuştur. Sezon sonu bedavaya düşecek futbolcuları diğer takımlarla rekabete girip alamama riskine karşı çoğu takım normal değerinin daha altında bir bonservis bedeliyle transfer yaparlar. Bunun sonucunda satan takım para kazanmış olur, alan takım da muradına kavuşur.

"İbrahim Toraman'ı BJK'ye verdik" derken

Türkiye'de bu durum biraz farklı. Dillere pelesenk olmuş "etik" sözcüğü sağolsun, profesyonelce düşünmek suç oluyor bazen. Fenerbahçe sezon sonu sözleşmesi sona erecek olan Gaziantepsporlu Bekir İrtegün için görüşmelere başlıyor. Gaziantepspor başkanı İbrahim Kızıl "Ben Bekir için 3,5 milyon dolar istedim, sonra 2 milyon dolara, son olarak da 1,5 milyon dolara indim. Ancak bunlar şimdi de yok kardeşim 500 bin dolara vereceksin diyor." şeklinde görüşmeleri özetliyor bir nevi. Sezon sonu sözleşmesi bitecek ve Milli Takım'a çağırılmayan bir defans oyuncusu için 3,5 milyon istediğini açıklıyor. Bunu biraz da Fenerbahçe'nin İspanya gol kralı, golcü Güiza'ya 14 milyon vermesinden feyz alarak yaptığını açıklamalarıyla belli ediyor; "Kimseye bedava verecek oyuncumuz yok. Kendileri gidip Daniel Guiza'ya 14 milyon avro para sayıp alıp geldiler. Fenerbahçe, Bekir'e talip oldu. Ancak verdiği rakam çok komik olduğu için Bekir'i Fenerbahçe'ye vermekten vazgeçtik.". Fenerbahçe yüksek ücret vererek bir oyuncu aldı diye fiyat yükseltmek ne kadar etiktir peki sayın Kızıl?!

Fenerbahçe durumun bilincinde bir şekilde bu paralara yanaşmamış. Daha önce İbrahim Toraman transferinde BJK'nin yaptığını yapmayarak. Piyasayı gereksiz yere yükseltmemek amacıyla belli bir fiyatın üstüne Fenerbahçe çıkmamış, BJK de biraz düşüncesizce yükske fiyata transferi bitirmişti. İbrahim Kızıl yine bir stoperi için 3,5 milyon istemiş ama bu kez transferi yapacak bir BJK yok, bilinçli Fenerbahçe var. İbrahim Kızıl 3,5 milyon beklerken sezon sonunda 500 binden de olmuş olacak. Geçmiş olsun Kızıl, hoşgeldin Bekir...