31 Ağustos 2009

4 Futbolcu 4 Karakteristik | Fenerbahçe 2-1 Manisaspor

Semih'in son dakika golü sonrası video

Bu maç, ligin 4. maçı, 4'te 4 yapılan maç, 4 futbolcunun en baskın karakteristik özelliğini gösterdiği maç oldu. Bu kadar 4'ün bir araya geldiği maçı bir de 4 golle kazansaydık isabet olacaktı. Bu 4 futbolcu Emre Belözoğlu, Alex de Souza, Daniel Güiza ve Semih Şentürk.

Emre Belözoğlu bir Fenerbahçeliyken çocuk yaşta Florya'ya adım atıp uzun yıllar futbol kültürünü Galatasaray'da aldı. Hagi'lerle Bülent Korkmaz'larla büyüdü, yetişti. Fatih Terim'den tavsiyeler aldı, yapısı değiştirildi. Bunun en büyük sıkıntılarını da İtalya'da oynadığı dönemde gördü. İşlerin ona anlatıldığı gibi olmaması gerektiğini öğrense de zehirlenmişti bir kere. Bu maçta o zehirin kalıntılarını bir kez daha gördük. O camiada bunlar doğaldır, yapmazsan suçtur ama Fenerbahçe'de ne olursa olsun rakibine küfredemezsin. Fenerbahçe'nin yapısına alışma sürecinde başarılar diliyorum Emre'ye. Bir daha olmaması dileklerimle...
Daniel Güiza Türkiye'ye geldiğinde İspanya gol kralı ünvanının yanında "penaltı atmadan" detayıyla adından sürekli söz ettirdi. Ardından da parantez içinde ifade edilen bir bilgi vardı; ceza sahası dışından golünün olmadığı. Adam geçerek attığı gol de yok denecek kadar az olan bu adam şu ana kadar sadece son vuruşları ve asistleriyle dikkat çekti. Bugün de bu karakteristik özelliklerini ortaya çıkarttı. Önce Alex'in asistine koştu ve tek vuruşta golü yaptı. Ardından da Alex'e çok iyi bir aşırtma pas attı. Alex'in o pasa yükselip vurması golü getirdi...
Semih Şentürk yedekten gelerek gol kralı oldu, olurken de genelde kenardan geldi ve son anlarda attığı gollerle çok maç ve puan aldı. Daha sonra Milli Takım'a gitti. Orada da bir şey değişmedi. Yine son dakikaların resmi susuturucusu oldu çıktı. Çok takımı eledi, çok maç aldı. Bugün yine o özelliğini gösterdi. Son dakikada çıktı ve maçı aldı. "Bir takım son dakikada maçı alıyorsa o takım şampiyon olur" klişesine destek verdi bu golüyle. 2 puan kaybından kurtardı takımı...Alex de Souza da"hiçbir şey yapmıyor ama bir hareket yapıyor gol geliyor" klişesini bugün bir kez daha söyletti. Ben teknik direktör olsam 45'te çıkartmıştım. Takımın temposundan çok uzak, hiçbir şey yapmayan Alex... Klasik dakikasında, 70'te gelen iki değişiklikle Alex'in çıkacağını düşünsem de Daum beni yanılttı, haklı da çıktı. Önce Daniel Güiza'ya olağanüstü bir asist yaptı. Pası olağanüstü yapan çokça neden vardı. Öncelikle Güiza ofsayta düşmeden, doğru zamanda çıkarttı ayağından. Pasın şiddeti tam yerindeydi, ne defans yetişebilirdi ne de kaleci çıkıp alabilirdi. Son vuruş için Güiza'nın işini de topu kaldırarak kolaylaştırdı. Daha ne olsun?.. Ardından maç 1-1 iken sıçrama özelliğini kullanarak kalecinin üzerinden kafayı vurdu. Direkten dönen gol galibiyet golünü getirdi. Belki başka hiçbir şey yapmadı ama sihirli iki dokunuşu 3 puanı getirdi...


Maç sonrası coşku videosu

28 Ağustos 2009

Fenerbahçe 2-2 FC Sion



Hep inandık, hiç yılmadık
En kötü gününde dimdik ayaktaydık
Yemin ettik biz bu sene
Boyun eğecek herkes Fenerbahçe'ye


Deplasmandaki 2-0'lık galibiyetin de rehavetiyle maç izlemekten çok tribünlere yöneldiğim bir maç oldu. Zaten Selçuk ve Uğur'u sahada görünce çok da izleyesi gelmiyor insanın futbolu. Arada bir Santos'a dikkat kesilmekten başka bir şey yapmadım. 1-2 geriye düşünce bile takıma yine güven tamdı. Geçen sene olmayacak bir rahatlık. 2-2 olunca artık iş bitti. Tribünler zaman zaman inanılmazdı. İsviçreli taraftarların da maçı bırakıp bizi izlediğini ve videoya aldığını gördüm.

"Hababam artık maça kaçamayacak Mahmut Hoca" pankartının açılamaması maçın en buruk olayıydı. Ama Şener Şen resimli "Atma Ziya, biletler 55 Lira" pankartı çok iyiydi :)

24 Ağustos 2009

Andre Santos ve Christian'ın ülkeye alışma sürecini hızlandıran 5 neden | Diyarbakırspor 1-3 Fenerbahçe


Andre Santos ve Christian'ın ülkeye alışma sürecini hızlandıran 5 neden:

1) "Sahaya ne bulursan at"

İlk maç Denizli'de batıdaydı. Eğitim seviyesi yüksekti. Elektrik kesintisi her ne kadar Türkiye'nin aslında bir Avrupa ülkesi olmadığını kanıtlasa da, zeminin kötülüğü dikkat çekse de aşırı bir hadise gerçekleşmedi. Ardından maç Kadıköy'deydi; Türkiye'nin en modern futbol mekanı. Ve gün geldi, Diyarbakır'a gidildi. Sahaya çakmak geliyor, Andre Santos şaşkınlıkla alıp hakeme götürüyor. Sevgili hakemimiz alışmış! ya bu ve bunun gibilerine. Hep susmuş, karşı bir şey yapmamış ya!! yine yapmadı ve Andre Santos'un yüzüne bile bakmadan çakmağı alıp fırlattı kenara "Geç bunları" dercesine. Andre Santos şaşkın tabi. Sahaya yumruk büyüklüğünde taş atılıyor, kafaya gelse adamı bitkisel hayatta tutar bir ömür boyu veya sahadan ölü çıkar. Moda olduğu gibi kalpten değil taştan. Taş kalpli Diyarbakır taraftarından. Hakeme taş uzatılıyor. Hakem almıyor "at kenara, bırak bu işleri" tavırları sergiliyor. Christian şaşırmış pet şişe yağmuruna. Zavallım Tuncay gibi alıp içecek değil ya ASY'deki gibi. onlarla uğraşıyor.
Seneye ikisi de alışmış olacaklar. Galatasaray deplasmanında koltuk gelecek kafasına, ama Christian hiçbir şey olmamış gibi serbest atış kullanacak. Andre Santos sol kanattan topla bindirmesini yaparken bir şişe kafasına isabet edecek, hafif sendeleyecek ama top sürmeye devam edecek. Belki hakeme şöyle bir bakacak, hakem de iki elini ileri uzatıp "Devam!!" diyecek...

2) "Sakın zemini düzeltmek için çaba gösterme"

Denizlispor maçından sonra Artık Bitsin dedik, isyan ettik. Etmemek de elde değil. Top sürmek mümkün değil, kontrol edebilmek mümkün değil. Seyir zevkini arttıracak, futbolu güzelleştirecek bir şeyler görebilmek pek mümkün değil. Bulduğumuzla yetinir haldeyiz. Andre Santos ve Christian seneye daha az koşacak sahayı bozuk gördüğünde, daha az çalım deneyecek. Daha az top sürüp, daha çok vur gitsinci olacak...


3) "Spor yapmıyoruz burada. Bu bir savaştır, tüm gücünüzle mücadele edin"

Diyarbakırspor'un sol açığında oynayan tipini hiçbir zaman unutmayacağım ama adını ezberlemeye bile çalışmadığım, yanlış hatırlamıyorsam Erdal insanı!! Bu adam sayamadığım kadar faul yaptı. Her Fenerbaheliye basışı fauldü. Sanıyorum hakem bir ikisini atladı da %100 faulle oynayamamış oldu. Sahadaki her Diyarbakırsporlu futbolcunun spor yapmaktan ziyade sahaya harp yapmaya çıkmış gibi olması çokça tiksindiriciydi. Santos'un defalarca duruma isyan, topu mopu bırakıp pozisyonu terk edişine şahit olduk. Kimisinde hakem faul verdi, kimisinde vermedi ama kesin olarak yapmayacağı tek şey vardı, o da kart çıkarmak. Sadece isteyene çıkartabilirdi o, nitekim çıkarttı da kart isteyen Andre Santos'a. Kibar hakem vesselam!!..


4) "Ses bombası gibi patlayıcı şeyler atalım, belki sağır olurlar"

Sahaya her şey yağmakta, Fenerbaheli futbolcular derdini anlatma derdinde hakem. Kibar hakem oralı bile değil. Artık zirve yapıyor Diyarbakırlılar ve bir ses bombasını Kazım'ın dibinde patlatmayı başarıyorlar. Sonunda hakemimiz anons falan yaptırmaya karar veriyor. Yani diyor ki "Sahaya el bombası atılsın, unutulup pimi çekilmemiş olsun, ben oyunu tabi ki devam ettiririm" ve ekliyor "Atılan kayalardan biri kıl payı kafaya değil de sırta, göğüse gelirse oyunu tabi ki devam ettiririm". Bundan sonraki maçlarda Andre Santos ve Christian'ın olası patlamalarda korunma refleksi göstereceklerini bile sanmıyorum. Hiçbir şey olmamaış gibi devam...


5) "Maç bittikten sonra ortalığı birbirine katalım"

Ortada hiçbir karşı olay yok. Bu insanlar neye, neden taş atıyor??? Ne oldu, kim ne yaptı da???

Fenerbahçe taraftarı küfür mü etti? Futbolcular gollerden sonra el kol hareketi mi yaptı? Yıllardır iki kulüp arasında bir husumet mi var? Şampiyonluk yarışı içinde mi Diyarbakırspor ve Fenerbahçe?..

Baştan sona anlamsız bir olay. Sporla tamamen alakasız, sosyal, siyasi, eğitimsel bir durum. Spor değil bu. Türkiye'nin hetorojen yapısına da bu maçla çok iyi alışmış oldu Andre Santos ve Christian. Artık Türkiye, Atatürk'ün mozaik tanımına karşı çıkıp yağlı boya tablosuna benzetmesini karşılamıyor. Türkiye şu anda bir mozaik gibi ayrı ayrı, parça parça...




Emre Belözoğlu inanılmaz oynamış, ilk gol mükemmel hazırlanmış, Lugano hata yapmış, Gökhan mükemmel oynamış bir anlamı kaldı mı?!..

Sıla-i Rahim


Lige bomba gibi! başlayan Sivasspor'un yeni transferi Hameur Bouazza Sivas'tan bavullarını alıp ülkesine geri dönmüş. Sebebi, Sivas şehrine alışamamasıymış. Bülent Uygun'un şehirdeki tüm içki satanları tanıdığını söyleyip futbolcularını baskı altına aldığı bir şehirde her futbolcunun yaşayabilmesini beklemek zaten saçmalık olur. Hameur Bouazza da bu ortamdan sonra ailesini çok özlemiştir tabi...

23 Ağustos 2009

Musa Çözen'in ciddi IQ problemi kanıtlandı !!!


Bugünkü Galatasaray - Kayserispor maçı sırasında artık LigTV yayın yönetmeni Musa Çözen'in IQ problemi belgelendi. Bu adamın bu yönetiminin kasti olarak yaptığı seçeneği ortadan kalkıyor Beşiktaşlı olduğunu bilmemden ötürü. Geriye tek seçenek kalıyor; IQ problemi. Olay şöyle gelişiyor; ikili mücadele sonrası top aut çizgisinden en son Galatasaraylı futbolcuya çarparak dışarı çıkıyor. Ama hakemimiz korneri veriyor yanlış bir kararla. Korner atışı kullanılmadan evvel 2-3 futbolcu tatlı sert itirazlarda bulunuyorlar. Korner atışı kullanılıyor ve LigTV'nin yazışıyla "Azize" Makukula gerçek ismiyle Ariza Makukula kendi kalesine golü atıyor. Ardından 5-6 futbolcusuyla Kayserispor yoğun itirazlarda bulunuyor hakeme karşı. Biz ise yayında sayısız defa golün tekrarını izliyoruz, sayısız defa Makukulaya zum yapılmasına şahit oluyoruz ama her ne hikmetse tartışmalı korner pozisyonunu bir kere bile izleyemiyoruz.

Şimdi bu kadar futbolcunun neden, neye itiraz ettiğini kendi kendine sorgulamayacak kadar yayıncılıktan bir haber, bunu düşünemeyecek kadar zeka yoksunu olabilir mi Süper Lig'in yayıncı kuruluşunun yönetmeni?!! Bir adamın adını feminenleştirerek Azize yapması bir skandal, maçın en kritik pozisyonunun tekrarının yapılmaması bir başka skandal. Artık yeter!!!

20 Ağustos 2009

Tarihin en ezerek kazanılan derbisi...



Maç görüntülerini netten rahatça bulabildiğimiz zamanlarda yaptığım bir klipti. Benim şu ana kadar izlediğim tüm derbiler içerisinde bir takımın diğerini bu kadar ezerek yendiğine şahit olmamıştım. Antu'da bir arkadaşın bu klibi aradığını okuyunca yüklemek istedim. Bu arada Anelka'nın o girmeyen topu girseydi, derbi tarihinin en iyi gollerinden biri olabilirdi herhalde. İyi seyirler...


indirmek için:
RAPIDSHARE

16 Ağustos 2009

"Dos Santos Kaka gibi gider" | Fenerbahçe 3-0 Sivasspor


Aslında sadece Dos Santos'un golünü anlatmak lazım başka bir şey yazmamak, anlatmamak gerekir. Ama ben yine de bazı tespitlerimden bahsetmek istiyorum.

Maçın 70 dakikası boyunca yaşanan şey; Sivasspor'un tamamen savunma mentalitesiyle oynayıp oyunu tıkaması ve Fenerbahçe'nin bunu tek forvetle ve Alex'siz açmaya çalışması. Alex'in olmayışı elde olmayan bir sebeten dolayıydı, sakatlandı ve çıktı. Ama elde olan bir şey vardı bu savunmayı aşmak için, o da çift forvete dönmekti. Daum Semih'i 1. golden hemen önce çağırdı oyuna sokmak için. Gol olunca da bu değişiklikten vazgeçti. Semih hamlesi doğruydu ama dakikası çok kötüydü. O dakikaya kadar beklemesi gereksizdi.

Christian'ın iyi oynaması için 2 aylık bir sürenin geçmesi gerektiğini söylüyordum. dediğim gibi gün geçtikçe kendini belli etmeye başlıyor. Bugün çok defa kesici iyi hamlelerde gördüm. İlerleyen zamanlarda hücumdaki katkısı da kat kat artacaktır.

Rambo değil de başka biri girse sahaya çileden çıkardım herhalde ama olayın içinde Rambo olunca insan gülüyor istemeden de olsa. Akıllara hemen maraton koşusunu kazanış hikayeleri, adres olarak Fikirtepe Kahvehaanesi'ni vermesi, Uche sevgisi ve defalarca ona sarılması geliyor.


Tribünler zaman zaman güzeldi, etkiliydi. GFB'nin diğer gruplarla birlikte Maraton sağda toplanması ve TürkTelekom ile bütünleşmesi etkili oldu. İlerleyen haftalarda daha da güzel olacak gibi.

Gelelim Dos Santos'un enfes golüne. Bundan bir süre önce Dos Santos'un topu alıp kaleye doğru dikine sürüşüne Kaka'nın stiline çok benzetmiştim. Bugünkü maçta da topu ayağına alı almaz arkadaşa "Kaka gibi gider!!!" dedim. Dos santos biraz süsrdü tekrarladım dediğimi. Dos santos 2 Sivaslıyı bir kerede geçti yine tekrarladım. Son adamın da solundan atıp sağındna geçti yine tekrarladım. En sonunda tavana sert vurdu, golü yaptı. Artık orada futbol orgazmını yaşadık. Enfes bir gol attı. Golünden önce korner direğinin önünde bu stadda daha önce Anelka'dan izlediğimiz "flip-flap" hareketini yapması da ayrıca paha biçilemezdi verdiği keyif açısından...


Dos Santos'un efsane golünün videosu...



Taraftarın golün gelmesi için takımı itmeye başladığı dakikalardan bir video:

Bitmez tükenmez aşkımız,

Kalbimizde yaşıyoruz.
Haydi bastır Fenerbahçe,
Şampiyonluk istiyoruz !!!

12 Ağustos 2009

Şanlıurfaspor bile bitirdi, Galatasaray bitiremedi...






ŞANLIURFA GAP STADYUMU





SEYRANTEPE TÜRK TELEKOM ARENA




Galatasaray deplasmanlarında maçı insan gibi izleyebilmek için 12 senedir bekliyoruz...

11 Ağustos 2009

Centilmenlik dışı gol olursa...



Norveç Kupası'nda Odd Grenland'ın Macar golcüsü Peter Kovacs'ın golü 5-1 biten maçın 2. golü. Golden sonra SK Brann takımındaki tüm oyuncular fiziki temasa kadar taşıyorlar tepkilerini. Brann kalecisi Håkon Opdal öyle bir noktada sakatlanıyor ki kim olsa herhalde gole giderdi, en azından ben olsam gole giderdim herhalde:)

Bu; bir oyuncu yerde kaldığında yaşanan çelişkiler yumağı her zaman beni rahatsız etmiştir. Birisi yerde kaldığında farklı senaryolar gelişir. Eğer sakatlık inandırıcı değilse önce topu ayağında tutan rakip oyuncu bir süre tereddüt eder taca atmak konusunda. 1-2 bakış atar kalkıyor mu gibisinden. Eğer deplasmandaysa taca atması için yoğun bir tepki yükselir tribünlerden, ev sahibiyse de atmaması yönünde... Veya adam direkt taca atar, bu sefer de tribünler yoğun bir ıslığa başlar. Bir de tam kontraya kalkarken biri yerde kalırsa defans yapan oyuncuların elleri kolları oynamaya başlar ve topun taca atılması için işaretler verilir. Tüm bunlar da genelde topun taca atılmasıyla sonlanır. Eğer fark 1 ise veya maç berabereyse özellikle son dakikalarda bu tip durumlarda yerdeki adamın ölüm tehlikesi bile olsa taca atıldığını görmeyiz...

Şimdi burada ciddi bir samimiyetsizlik ve tutarsızlık var. Bu duruma şu ana kadar İngiltere kadar kimse çözüm üretemedi. İngiltere Futbol Federasyonu, kesinlikle futbolcuların topu taca atmasının önüne geçerek tüm yetkiyi hakeme verdi. Bence en mantıklısı da buydu. Ama videodaki durum İngiltere'de olsaydı hakem oyunu gol olmadan durdurur muydu bilemiyorum. Futbol tarihinde böyle olay çok nadirdir, belki bir daha görmeyiz benzerini ama bu çelişkiler yumağını tekrar hatırlamak için önemliydi...

10 Ağustos 2009

"Avrupa'ya gitmezsen Güney Afrika'ya götürmem"

Capello, Hollanda ile yapacakları hazırlık maçı öncesinde Beckham'a uyarısını geçti. " Beckham da çok iyi biliyor ki sene sonuna kadar Avrupa'nın büyük liglerinden birine transfer olmazsa Dünya Kupası için şansı kalmayacak " diyerek Beckham'ın tekrar Milan'a transferini kolaylaştırdı Capello. Zaten eşiyle birlikte Milano'ya dönmek için can atan ve Amerika'da alıştığı ilgi ve alakayı göremeyen Beckham'lara yeniden Avrupa yolu gözüktü...

Artık bitsin...


Artık bitsin: Türkiye'de oynanan futbolu olumsuz etkileyen, seyir zevki bırakmayan ve "vur gitsin" düşüncesini büyüten, üst düzey liglerin hiçbirinde bulunmayan zemin bozukluğu ve bunu yalandan düzeltmek üzere devre arasında görevli ordusunun sahaya girmesi...

Denizlispor 0-2 Fenerbahçe | Lider...


Geçen sezonun ilk ikisinin puan kaybederek başladığı ligde ilk haftanın sonundaki izlenimime göre şampiyonluk için sadece iki takım yarışacak; Fenerbahçe ve Galatasaray. İki takımın da açık ara iyi ve geniş kadroları var. İkisinin tek aksayan yanı defansif oyunları. Bu aksayan tarafta da birbirlerinden ayrılan yanları Galatasaray'ın defansif ortasahalarının Fenerbahçe'den daha dirençsiz olması. Bu da stoperlerine daha çok yük bindirip daha çok hata yapmalarına neden olacaktır sezon boyunca.

Süper Kupa maçından sonra yaptığım Kazım yorumu bir daha yerini buldu. Özellikle 2. yarıda yakalanan sayısız pozisyondan birinde önü bomboşken topu alıp dikine kaleye koşmaması Daum'u çileden çıkartması lazım. Umarım Daum artık Deivid'i oynatması gerektiğini anlar. Yine dediğim gibi Güiza beni yanıltmadı. bu sene her istatistiğini ikiye katlar iddiasında bulunmuştum. Bugün 2 gol atarak iyi bir başlangıç yapmış oldu kendi adına. Çok güçlü bir rakibi de çıkmazsa gol kralı olacaktır.

Kaliteli Brezilyalıların gelmesiyle oyun daha da bir güzelleşti. Bu maçta sayısız defa özellikle Alex'in içinde bulunduğu ikili oyun izledik. Topuk pasları, topun üstünden atlamalar, şık verkaçlar. Aziz Yıldırım da zaten bundan büyük keyif almış olacak ki yüzünden gülücükler eksik olmuyordu. Dos Santos'un dikine Kaka'yı anımsatan tarzdaki kaleye gidişleri çok iyiydi. Bundan sonra hücuma çok ciddi katkılar yapacak.


Işıkların kesilmesinden sonra geride az adam bırakan Denizlispor karşısında sayısız fırsat yakalandı geniş alanda ve adam fazlasıyla. Ama genelde Güiza'nın kötü paslarından sonuca gidilemedi. Mükemmel bir pasör olmasına rağmen bu noktadaki başarısızlığı artık zemine ve moral bozukluğuna bağlıyorum artık. Ama gol yenilseydi de 1-1 olsaydı herhalde save etmeden kapatır çıkardım sinirden :)


Zemin berbat, jeneratör yok ya da çalışmıyor, biletler 100TL... Federasyon ne iş yapıyor?! Kontrol mekanizmaları neden işlemiyor?! Neden yaptırımlarda bulunamıyor?! Ligin adını "Süper" yapmakla süper olunamıyor işte. İngilizler Premier League diyorlarsa bunun için bir şeyler de yapıyorlar elbet. Bizse yine lafta kalıyoruz!..

9 Ağustos 2009

Julio Cesar De Souza'nın Galatasaray'a attığı müthiş gol



Julio Cesar De Souza'nın sol ayağından çıkan enfes gol...

4 Ağustos 2009

Çok şükür tişört görmedik | FB 2-0 BJK


Lig öncesi yapılan tüm maçların iddiasız veya bu maçlardaki rakiplerin zayıf takımlar olmasından dolayı ligin başlamasından evvel takımları daha net görebileceğimiz tek maç bu maçtı. Ama maçta yeni transferlere odaklanalım, takımların oyun tarzlarını inceleyelim diye niyetlenirken biz, niyet bozan bir hakem vardı her zamanki gibi. Bu ülkede standardı olmayan her şey gibi hakemlerin de bir standardı yok. Ha pardon onun bir standardı var, o da az penaltı çalması. Ne büyük şeref, ne önemli standart!.. Bırakalım maçtan maça değişen yönetim tutarsızlığını, aynı maçın içinde bile faul düdüklerinde sayısız tutarsızlık görmek mümkün. Böyle bir düzende de çok gerçekçi analizler yapabilmek güç, yapılamadığı için yıllardır Avrupa'da başarı da güç. Toptan bir başarı olmadıkça bundan sonra da zor ve olursa da "tesadüf"...


Fenerbahçe'de Kazım'ın oynatılması en az Bobo'nun sol kanatta oynatılması kadar gereksizdi. En büyük özelliği olmadık anlarda ortaya yıldız futbolcu gibi çıkıp işi bitirmesi olan Bobo, solda etkisizleştirildi. Belki çok top aldı ve oyunun içinde gözüktü ama takım için soldaki Bobo bir şey ifade etmedi, Bobo için de sol çizgide top almak... Fenerbahçe'de de her daim ehli keyif Kazım'ın mental olarak doğrultulmadan ilk 11 çıkması bana anlamsız geliyor. Düz koşuda bile ayağını sürüyerek koşan (sürünen) bir adamdan top auta çıkmadan yetişmesi için bir depar beklenebilir mi?! Veya Emre Belözoğlu defansın topu rahat çıkartamayacağını anlayıp baskı için depara kalktığı sırada Kazım'ın da pas yolu kapatmak için koşması beklenebilir mi?! Kazım'dan beklenebilecek tek şey; sonradan oyuna girip ekstra bir iş yapması.

Kupa maçında da görüldü ki Güiza bu sene geçen seneki istatistikerini ikiye katlayacak. Alex her zamanki gibi işi bitiren adam olacak. Emre daha çok top kazanacak, doğru hücum başlatacak. Bilica sıkça ileri çıkacak, arkayı boşaltacak. Volkan daha fazla gol yiyecek. Christian 2-3 ay sonra daha iyi oynayacak çünkü bu sürede takımdaki her futbolcuyu tanımış olacak. Nerede kime nasıl pas atması gerektiğini ve ne zaman hücuma koşması gerektiğini öğrenecek. Kısacası takıma alışmak denilen şey gerçekleşecek. Santos da Carlos'un Sergen Yalçın tarzı sakatlığından sonra belli bir süre bekte hapsolacak. İleride oynatıldığında hücuma çok katkı yapacak.

Bu takıma kaliteli bir stoper girmesi ve Özer Hurmacı'nın da mümkünse ilk 11'de yer almasıyla şampiyonluk gelecektir. Avrupa konusunda ise çok umutsuzum, defansif zaaflardan ötürü...


Katılınan ikinci Süper Kupa maçından da Fenerbahçe kupayla dönerken beni mutlu eden şey tabi ki de tek maçla kazanılan bu kupa değil, beni mutlu eden şey Beşiktaş'ın "3'ü 1 arada" kahve tipi sloganıyla veya başka berbat bir isimle muhtemelen maçtan önce bastırılmış olan tişörtünü görmemiş olmamız. Şampuan reklamı sloganıyla hazırlanan ve estetikten tamamen uzak tasarımlarından sonra buna katlanabilir miydik bilemiyorum... Teşekkürler Fenerbahçe bu eziyeti bize yaşatmadığın için...