12 Nisan 2009

Metin Oktay mezarından kalkıp bu takıma tekrar girse o da çirkefleşirdi... | 0-0


Bu nasıl iğrenç bir gelenektir. Benim yaşım yetmiyor ama Fatih Terim'i anlatırlar. Benim bildiğim de Hagi ile başlayan geleneksel çirkefleşme serisine bir maç daha eklendi. Irkı, ülkesi, menşei, kişiliği, kültürü, tahsili, dili, rengi, yaşı, dini ne olursa olsun sarı-kırmızı formayı giyip bu camia giren herkes (Ergün hariç) böylesine çirkefleşebiliyorsa burada ciddi bir sıkıntı var demektir.

Sabri Sarıoğlu'yu tüm gelişim süreciyle yakından takip ettim. İngiltere'deki 16 yaş altı turnuvasından beri biliyorum. Sessiz sakin bir adamdı. Galatasaray'daki 1-2 senesini de bu çizgide geçirirken çirkefleşlik konusunda eğitimini aldı. Sonunda bugün zirveyi yaptı. Maç boyunca kendinden yaşça büyük abisi Emre Belözoğlu'nun ısrarla üstüne oynadı. Edepsizliği bir adım öteye de götürerek boğazını sıkmaya kadar da götürdü. Ne acı?!

Arda Turan kiralık oynadığı Manisa'dan geri geldiğinde Galatasaray'da oynadığı futbolla ve kişiliğiyle beni kendisine hayran bırakmıştı. Ama 1 sene içinde Galatasaray Çirkeflik Eğitim Kurumu tarafından kıvamına getirildi. O da bugün bu eğitimin sonunda zirvesini yaşadı. Galatasaray için "career high" yaptı denilebilir. Milli takımdan arkadaşı, İsviçre'de birlikte Milli Takım'a tur atlattırdığı Semih'e yumruk atması hiçbir kelimeyle savunulamaz. Bunun tek bir açıklaması ve suçlusu var: Galatasaray Spor! Kulübü !!!

Emre Aşık ezelden beri çirkefti zaten, onu bu gruptan ayrı tutuyorum. Ayhan Akman'ın da nasıl olup da olaylara karışmadığını hayretler içerisinde kalarak karşılıyorum. Ayhan Akman'ın bugün 2-3 kez tükürmesini, 1-2 tekme veya yumruk sallamasını beklerdim. Enteresandır olmadı...


Maça gelince pozisyon fakiri bir maç oldu. Bunun en büyük nedeni Güiza'nın 4-5 tane (zaten hepsi bu kadardı) önemli olabilecek pozisyonları kötü kontrolle harcamasıydı. Yazık oldu harcanan paralara. Böyle maçlarda parlardı Anelka, Hooijdonk. Güiza bazen faydalı olan yıldız olmayan bir futbolcu oldu çıktı tüm sezon boyunca.

Maçta hatasız Mehmet Topal iyiydi ama Lugano bambaşkaydı. Hatasız oynamasının yanında ekstra çok iş yaptı, çok fazla top kesti. Kusursuzdu son dakikadaki olaylar dışında.

Kırmızı kartı 2 kişi net haketti. Biri Lugano, diğeri Arda. Semih niye kırmızı gördü anlayamadım. Lugano vurdu tamam, Arda vurdu tamam ama Emre ve Semih arada kaynadı gibi geldi izlediğim kadarıyla.


Taraftara gelirsek de değişen bir şey yoktu. Stad zaten döküldü dökülecek, bu hali facia dönüştüreceklerdi neredeyse. Sahaya attıklarına zaten alışığız ama bu kez fazladan bir de taraftar sahaya girdi. 1 garanti ama ben 2 maç saha kapatma bekliyorum.

Sivasspor şampiyon olsun, 2. Fenerbahçe olsun İnönü'de yine galip gelerek; bu sezonu en iyi yerde bitirmiş olalım.

Kan gövdeyi götürdüğü için dünyanın sayılı derbilerinden tamam ama ayıp oluyor artık!!!


*Olayları başlatan Lugano değil, ayağa basan Emre Aşık'mış...

5 Nisan 2009

Fenerbahçe 2-1 Eskişehirspor | Metrobüsle Geliyoruz !!!


Emre cezalı, Alex yarı sakatken takımda atağı şekillendirecek sadece iki adam kalmıştı. Bunun sıkıntısını ciddi anlamda yaşadık golü bulana kadar. Semih ve Deivid takımı atağa çıkartmak için sorumluluk alması gereken isimlerdi. Deivid attığı gol dışında çok kötü olunca tek yük Semih'e kaldı. Josico ve Selçuk ile üretkenlikten çok uzak iki önlibero ile rakip kaleye baskı kurmak hayal olurdu zaten. Dolayısıyla maç ortada geçti.

Güiza, Türkiye maçında bulduğu moralle ilk defa iki maç üst üste gol atabildi. Taraftar artık 3-4 maç üst üste gol atan golcü bir forvet özleminde ciddi anlamda. 2 oldu, ASY'de de 3. golünü atıp okunu tribünlere fırlatmasını bekliyorum şimdi.


Haftaya Galatasaray maçı, başka bir değişle eğlencesi olduğu için bu neşe bir hafta öncesinde tribünlerdeydi. Çeşitli tezahüratlarla bu neşe futbolculara da yansıtıldı. Bazıları şöyleydi:

Bitmez tükenmez aşkımız,
Kalbimizde yaşıyoruz.
Bekle bizi i.ne cimbom,
Metrobüsle geliyoruz!!!

-

Metrobüs kutsaldır,
Nasip olmaz herkese!!! :)



Bir foto, bir cümle
Guinness Rekorlar Kitabı'na girecek olan Fenerbahçe forması


Artık kale arkaları da Deivid'in gol sevincinde olduğu gibi İngiliz tipi seyirciyle bütünleşik gol sevincine müsait, yani tel örgüsüz...

Dünkü Beşiktaş taraftarının polise karşı tipik saldırgan hareketlerine karşın manidar bir yıldönümü kutlaması...


1 Nisan 2009

Türkiye 1-2 İspanya | Toptan korkan futbolcu mu olur?!


Yine olmadı, olması da mümkün değil. Başabaş oynuyoruz, niye kaybediyoruz? Cevabı ayrıntılarda gizli. Detaylarda hep eksik kalıyoruz.

Geçen İspanya maçı için bir pozisyona dikkat çekmiştim ve demiştim ki: "Maçtan gözüme takılan bir sahne vardı. Ramos bilmem kaçıncı bindirmesini yaparken ikinci yarıda, orta yaptı, İbrahim Üzülmez sırtını döndü, ardından bir de kafasına gelmesin diye kafasını eğdi. Bu ülkenin ikinci sol beki böyle korkak mı olmalı, yoksa Konfederasyon Kupası'nda Alex'in şutuna kafa sokan Bülent Korkmaz gibi mi olmalı?!"

Bugün İspanya'nın attığı ilk golünün nedenine bakarsanız yine aynı ismi ve yine toptan korkarak oynamasının nelere neden olduğunu net bir şekilde görebilirsiniz. Şuta karşı kaşını gözünü koruyacağına ellerini saklayarak girse skor 1-0 gitmeye devam edecekti. Belki atacaktık, belki de farklı bir şekilde yiyecektik ama en azından bu kadar basitçe yemeyecektik bu golü.


Maç içinde defalarca Tuncay-Nihat anlaşmazsızlığını görmekten ben sıkıldım. Aynı yere koş yapıp birbirlerinin üstüne çıkıyorlar. Nihat ayağa pas atıyor, bir bakıyoruz Tuncay basmış gidiyor, top arkasında kalıyor...

Arda Turan'ı da Xavi'den eksik kalmadığı için övmem gerek. Attığı gol pası şiddet, yön ve fasosu bakımından eksiksizdi.

Dani Güiza Fenerbahçe'de yaptığı asistlerden sonra bize karşı da bir tane yaptı. Biz onu golcü diye almıştık ama ardından ne kadar asistçi olduğunu görmüştük. Bugün asistçi yönünü daha akılda kalıcı yapmış oldu.

Daha iyiydik, biri kazanacaksa biz kazanmalıydık. Beraberlik de iyiydi bizim için. Maçtan önce tahminim de beraberlik yönündeydi ama olmadı. İşler iyice zora girdi her elemede olduğu gibi. Rahat bir eleme bu ülke yaşayamayacak herhalde.