Milan Baros etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Milan Baros etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2009

Baros'un elleri | Galatasaray 0-0 Bordeaux


Türkiye'de de çok kez gördüm karambol pozisyonlarda topu eliyle önüne alışlarını ama bu kez çok pahalıya patlayabilir Galatasaray'a bu sahtekarlık. Şişirilen topu elleriyle değil de göğüsüyle kontrol etme yolunu seçse kaleci kontrolsüz geldiği için hakem muhtemelen penaltı verecek ve muhtemelen tur için Galatasaray İstanbul'a çok avantajlı dönecekti. Şimdi yiyecekleri her gol sayısının bir fazlasını atmak zorundalar. Baros'u izlemeye devam !..

12 Aralık 2008

Baros'un sarıları nerede? | Gençlerbirliği 1-3 Galatasaray


Baros, Lincoln ve Arda... Rıdvan'ın da deyişiyle 3 halısaha oyuncusu. İlk yarıda çok iyi ikili bazen üçlü oyunlarla tek paslarla cezasahasına girip birer de gol atıp maçı geriye düşmelerine rağmen almayı bildiler. İlk yarıda karşılıklı pozisyonlardan ilk golü Gençler buldu maçın yıldızı Burhan Eşer ile. Ama savunmada adam takibinde ciddi problemler yaşadığı için kalesinde peşpeşe golleri görmekten kurtulamadı. Öne geçmesine rağmen geriye yaslanmaması takdir edilesi ve ezberbozucuydu ama böylesine defansif hatalar sonrasında bir anlamı kalmadı. Rakibini rahatsız etmesi gerekirken göbekteki iki siyahi gölge presinin ötesine geçemedi.

İkinci yarı ise tamamen tek kale şeklinde geçti. Özellikle Burhan Eşer yıldızlaştı. Yapmadığı iş kalmadı diğer golü bulmak dışında. Korner kullandı, top sürdü, adam eksiltti, verkaçlara girdi, aralara kaçtı, tehlikeli bölgelerde faul aldı, şut çekti... Ama bir türlü golü bulamadı. 83. dakikaya kadar Galatasaray 5 pası bir arada göremedi. Ama golü yemedi ve maçı aldı...

Yapay çimden olsa gerek tüm oyuncular sürekli ayakta mücadele ediyorlar. Çim sahada oynanan maçlarda sıkça gördüğümüz defans oyuncularının kayarak topu alma hamlelerini yapay çimde göremiyoruz. Bunun nedeni yapay çimde kaydığınız zaman derinize zarar vermesi. Durum böyle olunca da teknik futbolcular için büyük bir fırsat oluyor. Daha rahat paslaşıp, rakip rahatsız edemediği için rahat şut imkanı buluyorlar. Galatasaray bunun da avantajını kullandı bu maçta çokça.

Gelelim Baros'un spor ahlakına. Bu maçta kendini yere attı açık açık kart yok. Net bir şekilde kasten eliyle topu önüne alıyor kart yok. Burhan kendini atıyor hemen sarıyı çıkartmayı biliyorsun. Bu tutarsızlık Beşiktaş maçında Baros'un performansına göre muhtemelen tekrar gündeme gelecektir. Bu maçta Baros'un yaptıkları ne ilk ne de son olacak. Daha önceki haftalarda defalarca kendini yere atıp haksız penaltı peşinde koştu. Defalarca eliyle kasten oynayarak emek hırsızlığına yeltendi. Türk futbol tarihi Arif Erdem dışında Baros gibisini görmedi...

10 Aralık 2008

Futbolda Renkler

Bilim adamlarının yıllardır araştırmalarına göre renklerin insanlar üzerinde ciddi psikolojik etkileri var. Bir konuda renk seçimi yapılacakken artık çoğu kişi veya kurum renk seçimini keyfiyete değil bilimselliğe dayandırmak istiyor. Örneğin restoranlar duvarlarını boyarken iştah açıcı olduklarını inandıkları kırmızıya boyayıp logolarını da kırmızı renklerle oluştururken, bankalar da büyüklüğü çağırıştıran mavi rengi logolarında kullanırlar. Futbolda da durum çok farklı değil. Bu örneklerden en günceli de Nike'ın çıkarttığı yeni pembe rengiyle Mercurial Vapor Rosa. Nike'ın "Better be quick" sloganıyla tanıttığı bu ayakkabılar hafifiliğe dikkat çekerken, asıl dikkati rengiyle üzerine topladı. Pembe Panter lakabıyla reklam filmi çektikleri Frank Ribery dışında bu ayakkabıyı giyenler: Amauri (Juventus), Materazzi (Inter), Bendtner (Arsenal), Arshavin (Zenit),Ben Arfa (Marsilya) , Mohd Zaquan (Negeri Sembilan) ve Baros (Galatasaray). Kariyeri boyunca bir sezonda iki haneli gol sayısını görmemiş Baros'un pembe kramponlarıyla son 3 maçta 7 gol atması düşündürücü. Hacettepe ve Ankaragücü maçlarında hat-trick yapan ve Berlin deplasmanında da penaltıdan golü kaydeden Baros bu başarısını biraz da pembe kramponlarına mı borçlu?

Pembe rengi incelik rengidir, ince ve kadınsı duyguları çağırıştırır. Bu nedenle erkekler tarafından benimsenmeyen bir renktir. Pembe kramponlarıyla sahaya çıkan Baros ve diğerleri rakip defanslar üzerinde acaba istem dışı olarak az önlem almayı mı doğuruyor? Artık her şeyin bilimsel dille anlatıldığı günümüzde bu düşünce çok da uçuk kaçmıyor olsa gerek.


Yine renklerin rakip oyuncular etkisi son Şampiyonlar Ligi finali Manchester United - Chelsea maçı öncesi Cech'in açıklamalarıyla gündeme geldi. Cech'in maçtan önce yaptığı açıklamada bu maçta turuncu kaleci kazağı giymek istediğini çünkü bilimsel çalışmalara göre turuncu renginin rakip oyuncuların dikkatini çektiğini ifade etti. Turuncu kazağıyla, atılan şutlar için kendisinin hedef olacağını ve topların daha çok üzerine geleceğini söyledi. Biri turuncu diğeri de koyu gri olan kazaklardan hangisini giyeceğini kendisi belirleyemiyordu. Hangi kaleci kazağını giyeceği konusunda son söz maç günü hakemindi. Rakip Manchester United'ın turuncuya yakın bir renk olan kırmızı forma giyecek olması Cech'i önceden telaşlandırmıştı ama sonradan sorun olmadı ve maçta Cech turuncu kazağını giymişti. Penaltılarla kaybettiler, turuncu kazağı yardımcısı oldu mu olmadı mı tartışılır.

Turuncu demişken Galatasaray'ın yeni formasına da değinmek gerekir. Kadıköy'deki 4-1 yenildikleri maça kadar hep kazandıkları için uğurlu olduğuna inandıkları turuncu formada da bilimsellik var mıydı? Acaba takım içinde pas yüzdesini arttırıcı bir etki yapıyor muydu? Oyuncular pas atacağı adama bakarken kaybettiği zamandan turuncu formalar sayesinde kazanç sağlıyorlar mıydı?


Bir diğer bilimsel araştırmaya göre İngiltere'nin Durham ve Plymouth üniversitelerinden çıkan sonuç kırmızı rengi kullanan takımlar tarihin en başarılı takımları olurken sarı veya turuncu rengi kullanan takımlar da en başarısızları olmuş. Kırmızı rengi için "Kırmızı, doğada erkek saldırganlığı ve görüntüsü ile özdeşleştirilir. Erkeksi niteliklerin testosteron güdümlü bir işaretidir" yorumu yapılmış bilim adamlarınca. Bu konuda da bir tereddüt olsa gerek. Biri 57 yılın araştırması sonucu turuncunun başarısız çıkması, diğer yanda Cech'in açıklamaları...


15 Haziran 1923 Fenerbahçe - Galatasaray maç bileti
İd. Der. ve Sp.Al.Kupası, Taksim Stadı'nda oynanan bu maçta Galatasaray 1-0 yenik durumdayken 67.dakikada maçtan çekildi.

Bu kadar bilimsellikten sonra 20. yüzyılın başlarında kurulan takımlarımızın renk seçimlerinde bilimsellikten söz etmek tabi ki de söz konusu değil. Fenerbahçe ilk renkleri sarı-beyaz'ı seçerken papatya çiçeklerinden esinlenirken, sarı-lacivert'e dönüşü de olanaksızlıkların bir sonucu. Bunun, yaz sıcağında oynanacak maçlar için ince forma yaptırmak için kumaş bulunamadığı ve takımı kalın formalarla oynatmak istemeyen yöneticinin sarı-lacivert forma yaptırmasının sonucu olduğu söylenir. Yine benzer bir hikaye Galatasaray'da mevcut. Ali Sami Yen renk seçimini "Birçok yerleri dolaştıktan sonra, nihayet Bahçekapı'daki Şişman Yanko'nun dükkanına gidilerek orada zarif iki yünlü kumaşa tesadüf ettik. Biri, vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de, içinde turuncudan iz taşıyan tok bir sarı. Tezgahtar, mahirane bir el hareketi ile kumaşların dalgalarını birleştirdi. Bir saka kuşunun başı ile kanadının yarattığı renk güzelliğine benzer bir parlaklık hasıl oldu. Ateşin içindeki renk oyunlarını görür gibi olmuştuk. Sarı-Kırmızı alevinin takımımız üstünde parıldamasını tasavvur ediyor ve bizi derhal galibiyetten galibiyete götüreceğini tahayyül ediyorduk. Nitekim de öyle oldu." şeklinde anlatmış. Tamamen tesadüfler üzerine aşık olduğumuz renkler... Bugün renklerine aşık olunan bu iki kulüp üzerinde bu renkler nasıl etkili olmuştur, neler götürüp neler kazandırmıştır? Kırmızı rengi Galatasaray'a gücü ve cesareti, lacivert de Fenerbahçe'ye asalet ve otoritelik mi katmıştır? Şöyle bir baktığınızda renklerin etkili olduğunu hissediyoruz sanki. Ama yine de bilim adamları bunu araştırsın da tesadüflerin ülkesinde biz de bilimselleşelim biraz...