4 Ağustos 2009

Çok şükür tişört görmedik | FB 2-0 BJK


Lig öncesi yapılan tüm maçların iddiasız veya bu maçlardaki rakiplerin zayıf takımlar olmasından dolayı ligin başlamasından evvel takımları daha net görebileceğimiz tek maç bu maçtı. Ama maçta yeni transferlere odaklanalım, takımların oyun tarzlarını inceleyelim diye niyetlenirken biz, niyet bozan bir hakem vardı her zamanki gibi. Bu ülkede standardı olmayan her şey gibi hakemlerin de bir standardı yok. Ha pardon onun bir standardı var, o da az penaltı çalması. Ne büyük şeref, ne önemli standart!.. Bırakalım maçtan maça değişen yönetim tutarsızlığını, aynı maçın içinde bile faul düdüklerinde sayısız tutarsızlık görmek mümkün. Böyle bir düzende de çok gerçekçi analizler yapabilmek güç, yapılamadığı için yıllardır Avrupa'da başarı da güç. Toptan bir başarı olmadıkça bundan sonra da zor ve olursa da "tesadüf"...


Fenerbahçe'de Kazım'ın oynatılması en az Bobo'nun sol kanatta oynatılması kadar gereksizdi. En büyük özelliği olmadık anlarda ortaya yıldız futbolcu gibi çıkıp işi bitirmesi olan Bobo, solda etkisizleştirildi. Belki çok top aldı ve oyunun içinde gözüktü ama takım için soldaki Bobo bir şey ifade etmedi, Bobo için de sol çizgide top almak... Fenerbahçe'de de her daim ehli keyif Kazım'ın mental olarak doğrultulmadan ilk 11 çıkması bana anlamsız geliyor. Düz koşuda bile ayağını sürüyerek koşan (sürünen) bir adamdan top auta çıkmadan yetişmesi için bir depar beklenebilir mi?! Veya Emre Belözoğlu defansın topu rahat çıkartamayacağını anlayıp baskı için depara kalktığı sırada Kazım'ın da pas yolu kapatmak için koşması beklenebilir mi?! Kazım'dan beklenebilecek tek şey; sonradan oyuna girip ekstra bir iş yapması.

Kupa maçında da görüldü ki Güiza bu sene geçen seneki istatistikerini ikiye katlayacak. Alex her zamanki gibi işi bitiren adam olacak. Emre daha çok top kazanacak, doğru hücum başlatacak. Bilica sıkça ileri çıkacak, arkayı boşaltacak. Volkan daha fazla gol yiyecek. Christian 2-3 ay sonra daha iyi oynayacak çünkü bu sürede takımdaki her futbolcuyu tanımış olacak. Nerede kime nasıl pas atması gerektiğini ve ne zaman hücuma koşması gerektiğini öğrenecek. Kısacası takıma alışmak denilen şey gerçekleşecek. Santos da Carlos'un Sergen Yalçın tarzı sakatlığından sonra belli bir süre bekte hapsolacak. İleride oynatıldığında hücuma çok katkı yapacak.

Bu takıma kaliteli bir stoper girmesi ve Özer Hurmacı'nın da mümkünse ilk 11'de yer almasıyla şampiyonluk gelecektir. Avrupa konusunda ise çok umutsuzum, defansif zaaflardan ötürü...


Katılınan ikinci Süper Kupa maçından da Fenerbahçe kupayla dönerken beni mutlu eden şey tabi ki de tek maçla kazanılan bu kupa değil, beni mutlu eden şey Beşiktaş'ın "3'ü 1 arada" kahve tipi sloganıyla veya başka berbat bir isimle muhtemelen maçtan önce bastırılmış olan tişörtünü görmemiş olmamız. Şampuan reklamı sloganıyla hazırlanan ve estetikten tamamen uzak tasarımlarından sonra buna katlanabilir miydik bilemiyorum... Teşekkürler Fenerbahçe bu eziyeti bize yaşatmadığın için...

0 Yorum...: